ARTIK DAYANAMADIM KURDUM SÜZME MAKİNASINI.

Mevsim şartlarından,bal akımı bir ilerliyor bir geriliyor,
böyle olunca bende sabr edemedim,üzerine biraz sır çekilmiş
birkaç çerçeve çıkardım,makınanın başına geçtim,azda olsa
şöyle balın rengini gördük biraz kendimize geldik.Tabi bu arada
tadınada baktık.Eee ne demişler bal tutan parmağını yalarmış.

Tamda kovan kontrollerine hız vermişken,bir telefon geldiki

yaylada oğul var.Hemen arabaya atladık yaylanın yolunu tuttuk.

az bir ilerlemeden sonra yolun çamuruna saplandık kaldık.

ne yapalım ne edelim,en iyisi yaya olarak yola devam dedik

İnsanın kendi nasibini bile bile tepmesi hiçte hoş bir durum değil

gideceğimiz yayla yaklaşık olarak 3 km yukarıda,boş kovan ağır olunca

dedim dur bakayım ben bir yerde görmüştüm plastık kaplarada koyulur.

5 litrelık yağ kapı vardı,içindeki suyu boşalttık yaya olarak yola koyulduk

epey bir yürüyüşten sonra nihayet oğulun başına vardık. plastik kap olmasaydı kovanın ağırlığı çekilmezdi.Bu işler için

ayrı kir düzenek hazırlamak lazım.Plastik kabın dezavantajı

arıların havasız kalmasıdır,Birkaç yerden ufak delikler açma-

mıza rağmen,yinede arılığa gelene kadar,bir kaç tanesi hava-

sızlıktan ölmüştü.

Yumurtasını ortalığa atmış gitmiş.Onunda canı sıkılmış herhal.

Ağustos'a gireceğiz ama,yere bakınca ilkbahar görünüyor

her taraf rengareng çiçek göğe bakınca sonbahar veya kış gibi

kapkaranlık bulutlar ve yağmur ve soğuk.Rabbim sonumuzu hayırlı kılsın.

Şu böcek,balı seven bir böcek olsa gerek,çünkü bazen ballı

çıtalarımızın üzerindede aynı bu vaziyettedir.

Bombus arılarıyla bir koloni oluşturalamazmı.

Bal getirisi iyi olabilir,bunların iğneleri varmı acaba.

Yeşillik ve rengarenk çiçekler insanın yorgunluğunu

öyle bir unutturuyorki.

Şu zirveye çıkmamız gerekiyor.

Yukarıdan bakınca bir başka güzellik çıkıyor otaya.

kuşburnu meyvelerini vermiş.

Kekikler çiçeklerini açmış arıları bekliyorlar.